DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKALIM, BEYİN GÖÇÜNE DUR DİYELİM!
Bir şehri ekonomik, politik, sosyal, kültürel anlamda şehir yapan, onu yaşanabilirlik anlamında cazip hale getiren, içinde taşıdığı, barındırdığı değerlerdir.
Bir devleti de bilim ve teknolojik alanda besleyen, güç katan, geliştirip dönüştüren, çağdaş ülkeler seviyesine ulaştıran keza yine aynı şekilde yukarıda sıraladığım değerlerdir.
Bu bakımdan, bir Mezoptamya şehri olan kadim “Viranşehir”imiz: içinde barındırdığı Kürd’ü, Arab' ı, Türk' ü, Ermeni'si, Süryani' si; Müslüman' ı, Hirıstıyan'ı, Ézidi' si, inançlısı, inançsızı ile farklı kimliklerin yüz yıllardır barış içerisinde yaşadığı örnek bir kardeş şehirdir.
Kürtlerin Weranşhar, Arapların Korunşar ve resmi adıyla Viranşehir…
Efsaneye göre, 7 kez viran olmuş ve halen ayakta durmayı başaran ve tarihsel sırları, bugün yok olmaya yüz tutmuş surlarında saklı şehir; Viranşehir!..
Mardinlisini, Sivereklisini, Deriklisini, Kızıltepelisini, Urfalısını, Malatyalısını, Adıyamanlısını , Gergerlisini, Muhacirini, ve diğerlerini kucaklayan ve bağrına basan; kadim şehir Viranşehir...
Bu sebepledir ki, hep derim; nereden gelmişse ve köken olarak nereli olursa olsun, “Ântin” in suyundan içen herkes, bana göre Viranşehirlidir.
Gelelim asıl meseleye…
1980 faşist askeri darbesinden sonra yaşadığımız süreci bilenler bilir.
Acıların, felaketin yaşandığı yıllar!
Binlerce, 1968 ve 1978 kuşağı, Ülkenin her yerinde yaşandığı üzere, Viranşehir' in çok önemli değerleri olan devrimci gençlik; ya tutuklandı, ya da yaşadığı işkence neticesi hayatını kaybetti, kimileri de fiziksel ve ruhsal anlamda sakat bırakıldı.
Kimileri de uzun yıllar hapis cezasına çarptırıldı; kimi de çareyi yurtdışına kaçmakta buldu.
Şehrimiz açısından büyük kayıplar ve göçe sebep olan bu trajedi, 12 Eylül ve devamında yaşanan baskıların bir sonucuydu.
Bu nedenle yaşananlar, politik nedenlere dayalı zorunlu bir hicreti.
Peki daha sonra son 20 yılda yaşananları nasıl tarif edeceğiz?
Şöyle ki;
“Viranşehirliyiz Ezelden” sitesini ve Sosyal medyadaki dikkatlice takip ettiğimde, içimi acıtan şu durumla karşılaştım: Viranşehir'e siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik anlamda güç katacak bir çok kıymetli değerin, hemşerimizin Viranşehir dışında yaşadığını fark ettim.
Beyin göçü olarak görmemiz gereken bu durumun asıl sebebi nedir? Veya müsebbibi kimlerdir?
Çok özel bir durum olmazsa, kimse doğup büyüdüğü toprakları kolay kolay terk etmez.
Herkesin dedesinin, atasının hatırasının olduğu baba ocağı, ana kucağı, kendisi için manevi hatıralarının dolu olduğu, doğup büyüdüğü bir şehri kolay kolay terk edemez bir çırpıda silemez!
Bu nedenle, şehrimizde sosyal, ekonomik ve kültürel göçü engellemek ve Viranşehir insanına sahip çıkmak her Viranşehirlinin görevidir.
Unutulmamalı…
Bir şehri değerli kılan, nitel hale getiren, onun değerleri ve tarihten gelen manevi ve kültürel birikimidir.
Umarım, Viranşehirimizin ileri gelenleri, bu sosyal trajedi ve manevi kopuşun nedenlerini biliyorlar ve kendi değerlerine sahip çıkmanın yol ve yöntemi üzerinde kafa yoruyorlardır.
Bu yönde birlikte verilecek çaba, en azından bundan sonra şehrimizde yaşanacak beyin göçlerini durdurur.
Her Viranşehirli, kendi değeri sahiplenmek ve şehri yaşanabilirlik adına cazip hale getirmek, yine her Viranşehirlinin görevidir.
Yüreğimizden sevgiyi, dilinizden barışı eksiltmeyin.
Barışa emanet olun.