HERGÜN BİR AYET BİR HADİS
●GÜNÜN AYETİ KERİMESİ●
﴾18-19﴿Dağları onun emrine verdik. Sabah akşam yaratıcılarını tesbih ederlerdi. Toplu halde kuşları da (emrine verdik). Hepsi de Allah’a yönelmişlerdi.
( SÂD 18-19 )
♾♾♾♾♾♾
▪GÜNÜN HADİSİ ŞERİFİ▪
“İçinde Allah’ın anıldığı ev ile Allah’ın anılmadığı evin farkı, diriyle ölünün farkı gibidir."
(Müslim, Müsâfirîn 211.)
***
Peygamberimiz (s.a.v) Hutbede Sesleniyor!
“Ey insanlar!
Ölmeden önce tevbe edin; fırsat elde iken sâlih ameller işlemeye bakın! Gizli-açık bolca sadaka vermek ve Allâh’ı çok çok zikretmekle Rabbinizle aranızı düzeltin! Böyle yaparsanız, rızıklandırılır, yardım görür ve kaçırmış olduğunuz şeyleri elde edersiniz." (İbn-i Hişâm, I, 118-119, Beyhakî,Delâil, II, 524)
♾♾♾♾♾♾
"ESSELAMÜ ALEYKÜM”
Tesbih; Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih etme, ululama, Allah’a seri bir şekilde ibâdet ve “sübhânellah” deme.
Canlı varlıkların Allah'ı tesbih etmeleri, O'nun her çeşit noksanlıklardan ve yüce şanına yakışmayan şeylerden berî olduğunu dil ile ifade etmeleridir. Bütün âlimler, canlı varlıkların Allah'ı bu şekilde tesbih ettiklerini söylemişlerdir.
Bazı âlimler de, cansız varlıkların canlı varlıklar gibi Allah'ı zikrettiklerini söylemişler ve bu hususta delil olarak da şu âyeti göstermişlerdir:
"Yedi gök, arz ve bunların içinde bulunanlar, O'nu tesbih ederler. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur, ama siz onların tesbihlerini anlamazsınız. O, Halîm'dir, çok bağışlayandır." (İsrâ, 17/44)
Bütün eşya, atomlardan meydana gelmiştir. Atomun çekirdeği etrafındaki elektronlar, akla şaşkınlık verecek bir hızla dönmektedir. Onların tesbihleride onların bu halleridir Allah'ualem.
Hayvanların Allahı zikrettiğini şu hadisi örnek olarak göstereniliriz; “Hayvanlarınıza, onları yormadan güzelce binin ve (kullanmadığınız zaman da) güzel bir şekilde istirahat ettirin. Onları yollardaki ve sokaklardaki konuşmalarınız için kürsü edinmeyin (sırtlarında durarak sohbet etmeyin). Nice binilen hayvan vardır ki, sırtına binenden daha hayırlıdır ve Allah Tebâreke ve Teâlâ’yı ondan daha çok zikretmektedir.” buyurdu. (Ahmed, III,439)
“Rabbim! Beni sana çokça şükreden, seni çokça zikreden, senin azabından çekinen, sana hakkıyla itaat eden, sadece senin için eğilen, daima sana yalvarıp yönelen bir kişi eyle! (İbn Mâce, Duâ, 2.)..
ÖLECEĞİM GÜN İÇİN TELAŞIM YOK AMA ENDİŞELİYİM ÇÜNKÜ;
Onca değer verdiğim bedenimin başına neler gelecek;
Ne olacak, nasıl olacak diye üzülmüyorum aslında!
Çünkü İnanan kardeşlerim benim için gerekenleri yapacaklar :
1- Elbiselerimi bedenimden çıkaracaklar.
2- Bedenimi yıkayıp gusledecekler.
3- Yeni elbisem olan kefenimi bedenime giydirecekler.
4- Evimden dışarı çıkaracaklar.
5- Ve yeni evime, kabre götürecekler.
6- Cenaze merasimi için belki birçokları işlerini bırakıp gelecekler.
7- Özel eşyalarımı toplayacaklar.
Elbiselerim, çantalarım, kitaplarım ve ayakkabılarım, ne varsa hepsini seçip ayıracaklar;
Yapabilirler ve ihtiyaç sahibi bulunabilirse onları sadaka olarak fakirlere dağıtacaklar…
Eminim ki, ben öldükten sonra kimse işini gücünü bırakıp benim hasretimi çekmeyecek.
İşler, eğitim-öğretim ve ticaret kaldığı yerden devam edecek.
Görevim bir başkasına devredilecek.
Varsa ve kalmış ise mallarım bölüşülecek, mirasçılar hepsini sahiplenecek.
Ben ise kazandığım o malların hepsinden tek tek hesaba çekileceğim.
Öldükten sonra benden
Alınacak ilk şey adım olacak.
O nedenle öldüğümde bana “cenaze” diyecekler; kimse artık beni ismimle çağırmayacak eminim.
Bana son görev olarak namaz kılmak için geldiklerinde, adımı sormayacaklar,
“Cenaze nerede?” denecek.
Omuzlarında taşıdıklarında ve defnettikleri zamanda da adımı birkaç kişi dışında söylemez sanırım.
Cenazeyi tutun derler…
O hâlde, çok dikkatli olmalıyım.
Soy, nesep, milliyet, para ve makam aldatmamalı beni… Neyin kavgasındayım? Bu hırs neden? Anlayabilmiş değilim.
Bu dünya ne kadar değersiz, karşılaşacaklarımız ise ne kadar da büyük ve Korkunç!
Öldükten sonra benin için üç gurup insan farklı duygular yaşar:
1- Beni biraz tanıyanlar,“Yazık !” derler. Belki de "Erken öldü"...
2- Beni daha fazla tanıyan dost ve arkadaşlarım birkaç saat veya en fazla birkaç gün üzülür, sonra da şakalarına ve gülüşlerine devam ederler.
3- Yokluğumu ve ayrılık acısını derinden hisseden aile fertleri ise birkaç hafta, birkaç ay veya en fazla bir yıl üzüntünü yaşarlar,
Sonra da beni kendi hatıralar arşivine atarlar.
İşte bu şekilde benim halk arasındaki öyküm son bulur. Mezarımın yerini bile torunlar veya en fazla onların çocukları belki hatırlar. Sonra hatırlayabilen olmaz. Dünyada unutulurum.
Güzellik, yakışıklılık, sağlık, çocuklar, ev, eş, mal, mülk ne varsa hepsi elimden çıkar ve gerçek öyküm başlamış olur.
Yani ölüm ötesi, ahiret hayatı… Sonsuzluk... Son değil aslında, yeni bir başlangıç...
Peki, ölüm için, kabir için, ahiret içi ne kadar hazırım?..
Bu konu, üzerinde durmam ve çokça düşünmem gereken bir gerçek. Ama ölüm ötesinin olması yine de güzel. Bir siyasi akademisyenimizin demiş; "Ölüm ötesi yok ise bile olması yararlı ve rahatlatıyor" Endişem hesap verememek...
Allahım, gerçeği itiraf ediyorum, işte böyle biriyim. Sen herşeyi biliyorsun. Bu mübarek aylar ve kabul edilen dualar hürmetine bizleri affet, kabir ve cehennem azabından koru.
Yolculukta yardım et bizlere Allah’ım! Cennetinde sevdiklerimle buluştur.
Âmin...
Alıntıdır .