'BARIŞ’ I VE ESKİ 'DOST-LUKLAR’I ÖZLEMEK...
' Barış' sözcüğü böyle sıradan bir kelime değildir.
'Barış' denince; Kavgalı iki arkadaşı, kavgalı iki aileyi, kavgalı iki komşuyu, kavgalı iki aşireti, kavgalı iki kasabayı; en önemlisi kavgalı iki devleti ve kavgalı ulusları barıştırmak gelir ve bunu yaparken isterken, en son şu sözü söyleriz: hadi barışın!
Kolay değildir çatışan, savaşan tarafları 'barış' masasında uzlaştırmak; çaba ister! meşakkat ister! Sabır ister!
'barış' ta ısrar, 'barış’ ın dilini kullanmak erdemliliktir, hepimiz için kutsal bir görev ve aynı zamanda insani bir sorumluluktur.
Eskiden; ne güzel 'barış'ı, dostluğu, kardeşliği, yardımlaşmayı, sevgi-saygıyı, farklılıklarımızla bir arada yaşamayı öne çıkartan, komşuluk ilişkilerini, Dostlukları anlatan dizi ve sinema filmlerimiz vardı.
İzlerdik... bir hoş olurduk! Ertesi gün uyandığımızda, belli ederdi kendisini mutluluktan ve sevinçten buğulanmış gözler!
Ve hale hafızalarda...ve halen kalplerde: Küçük Ev, Süper Baba, Kaynanalar, Mahallenin Muhtarları, İkinci Bahar, bizimkiler ve de bir demet tiyatro...
Şimdi öylemi?
Maşallah, kanal kanal bir biriyle yarışıyor; adeta çatışmayı, savaşı, ölmeyi ve öldürmeyi, sevgisizliği, kanı ve gözyaşını kutsayan dizi ve sinema filmleri!..
Allah sonumuzu hayr etsin!
****
ÇARŞEMA SOR BAYRAMI KUTLU OLSUN...
Êzidî Kürdler için özel bir gün olan Çarşema Sor, her yılın Nisan ayında 13’ünden sonra gelen ilk Çarşamba günü kutlanıyor.
Êzîdi inancında büyük bir yere sahip olan, Çarşema Sor bayramı dünyanın dört bir yanına dağılmış Êzidiler tarafından kutlanır.
Çarşema Sor, bir anlamda yeniden doğuştur ve bu yeniden doğuşta doğa belirleyicidir.
Nisan ayında doğa bütün güzelliklerini bir arada sergilerken, yaşanan zorlu kış mevsiminin bittiği ve insanların daha rahat koşullara kavuştuğunu da haber verir. Doğanın sağladığı bu güzel olanaklar sayesinde yaşama sıkı sıkıya sarılan ve bu yaşam sevinçlerini
Çarşema Sor bayramı ile kutlayan Êzidî Kürdler için Nisan ayı yılın gelinidir…
Özgür Bireyler Topluluğu olarak, Êzidîlerin Çarşema Sor bayramını kutlarken, tüm inançların özgürce yaşayabilmesi ve kendisini ifade edebilmesi gerektiği, tüm inançların kendisini ifade edebilmesi için çaba sarf etmenin ise insani bir sorumluluk olduğunu belirtiyoruz…
Başta Viranşehirde yaşayan Ézidiler olmak üzere dört bir yanda yaşayan tüm Ézidiler' in bayramı, burukta olsa...
Cejna Êzîdiya Çarşema Sor Pîroz be / Êzîdîlerin bayramı Kızıl Çarşamba kutlu olsun...
****
Arkadaşım, (Viranşehirli) hemşerim Mustafa İnan, hayat arkadaşı, biricik eşi Rebye İnan' ı kaybetti!
Hayat böyle acımasız ve kötü süprizlerle de dolu Mustafa kardeşim!
Keşke çok uzun yıllar yaşata bilsek sevdiklerimizi...
Elden bir şey gelmiyor, Genç ölümler karşısında bazen çaresizdir insan...
Başın sağ olsun dost! Acını paylaşıyorum!
Işıklar içinde uyusun Rebye bacım.
****
PASKALYA KUTLU OLSUN...
Çok renkli ve çok kültürlü coğrafyamızın yaşayan tüm Hıristiyan kardeşlerimizin, diriliş günü olan Paskalyaları da kutlu olsun...
*****
NEREYE SAVRULUYORUZ?
Gördüklerim, yaşadıklarım... zihnimde, yüreğimde bazen politik, ideolojik med cezirlere; yani gel-gitlere; ruhum da ise, duygu fırtınaları yaşamama neden oluyor.
İşte, bu gel-gitlerden dolayı his ettiklerim düşünceye; düşüncemde de yazıya dönüşüyor!
Bir şeyler yazmak zorunda hissediyorum kendimi...
Düşünce, söylem, davranış pratiği karşısında, toplumun büyük bir çoğunluğunun ruh hali ile ilgili ciddi endişe içindeyim.
Müthiş bir çürüme, savrulma, yozlaşma ve a- politikleșme!..
Sosyolog değilim ama, ’hayatın öğretisidir' diyerek, bu konuda sosyolog olmaya da gerek yok kanımca...
Pragmatik, popülist politikalar ve güce tapınma, güce yaslanmak..
Artık; toplumda bir yaşam ve kültür biçimi hali adeta...
Korkarım, artık bu tür politikalar toplumda karşılığını buluyor.
Toplumun büyük bir bölümünü zehirli bir sarmaşık gibi sarma sarmalamış, kirli ilişkiler ve çıkarcı politikalar.
Artık ne istediğini bilmeyen, sorgula(ya)mayan, dumura uğratılmış, yönetilmeye ve yönlendirilmeye alıştırılmış beyinler...
Şahidim işte; sokakta, iş yerlerinde, kahvelerde, parkta-bahçede, şehirde, köyde, kasabada, hayatın her alanında ...
Doğruyu söylemek gerekse...
İşimiz zor, hem de gerçekten çok zor!
Ama, yine de enseyi karartmak yok!
Yarına dair endişelerimiz de olacak; ama yarına dair 'umut'larımızda...
****
REFERANDUM İLE İLGİLİ ÇOK KISA...
Son yapılan referandum oylaması ile ilgi yine çok kısa da olsa, düşüncemi bir önceki yazımda belirttim.
Bu oylanan 18 maddelik mini paketin,'evet', 'hayır' oranlarına hiç bakmadan, içeriği ile ilgili, bölge ve ülke halkına getirisi, götürüsü nedir?
Bölge ve ülkenin tamamında, hayatımızda sosyal, ekonomik, kültürel anlamda ne gibi değişiklikler getirecektir.
Toplumun ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak mı? Değil mi?..
Bunun tartışmasını ben yaptım ve neden 'evet', neden ' hayır '... kararımı verip, demokratik Anayasal hakkımı gönül rahatlığıyla kullandım.
Sonuç ile ilgili ' olumlu' veya 'olumsuz' yansımalarını hep birlikte yaşayacağız...
İyi mi olacak? Kötü mü olacak?
Hayatımızda ne gibi değişiklikler olacak?
Hep birlikte bekleyip göreceğiz...
Yazıma, Yunanlı felsefeci Aristoteles ' in bu güzel ve anlamlı sözüyle noktalıyorum.
“ Sevdiklerinizle siyaset yapmayın.
Siyaset Dostlukları Zedeler.
Siyasetçiler yollarına devam eder; siz dostlarınızı yitirmekle kalırsınız...”
Viranşehirimiz ve Viranşehirliler, her şeyin en güzeline layıktır.
Sevgiyle kalın; barışa emanet olun!