BÜYÜK ŞAİR AHMET ARİF USTA’DAN BİR MAYIS İŞÇİ BAYRAMINA …
İlkel Komünal toplumdan başlayarak 1800 yılların ortalarına geldiğinde, ABD ve Avrupada hızla gelişen sanayileşme ile birlikte ortaya cıkan işçi sınıfının tarih aralığına baktığımızda; çok kötü koşullarda çalıştırma şartları ve az ücret!
İşte! Bu gerekçelerle ABD' nin Şıkago kentinde yarım milyon emekçinin başlattığı grevler sonucunda, işçilerın insani, insani olduğu kadarda haklı ve meşru talepleri kabul edilmiştir.
O günkü mücadelenin anısına atfen, tüm dünyada ve bizde, her yılın 1 Mayısında ' İşçi ve emekçi bayramı' olarak kutlanılmaya başlandı.
Demokrasi, emek, hukuk, adalet, çevre sorununu çözen; iç ve dış barışını sağlayan ülkelerde 'bayram'; bunun tersime, bizim gibi ülkelerde ise; yasaklamalar ve ölümle, yaralanmalara ile sonuçlanan çatışmalarla, hafızalarda ve tarih sayfalarında kendine yer edindi.
Bu günkü 8 saatlik çalışma şartları, o gün mücadele ederek beldeler ödeyenlerin bizlere en anlamlı armağanıdır.
Emek En Yüce Değerdir; tarlada, fabrikada, evde, mutfakta, parkta, bahçede, sokakta, sanatta, okulda…
1 Mayıslar da; demokrasi, barış, adalet, emek, özgürlük mücadelesinde yitirdiğimiz tüm insanlarımızı saygıyla, minnetle, özlemle anıyorum!
Işıklar içinde uyusunlar.
1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramınız Kutlu Olsun…
Bıji Yek Gülan...
****
BU GÜN 23 NİSAN NEŞE DOLUYOR İNSAN!!!
Ben de, hayatımda süreklilik arz eden şey: her sabah erken kalkıp, el yüz yıkama ve kahvaltı faslında sonra gazetelerin gazete köşe yazılarını takip ederim.
Kalemlerini beğendiğim ve özel takip ettiğim yazarlarının köşe yazılarını tek tek okumaya başlamıştım ki…
Bir an, o günün ; daha demokratik bir ülkede yaşamalarını hayal ettiğimiz ve geleceğimiz olan çocuklarımızın bayramı olduğu aklıma geldi.
İlk Okulda bize ezberletilen" Bu gün 23 Nisan, neşe doluyor insan" şiirini kendi kendime pür neşe içinde mırıldanarak, yine pür dikkatle gazete köşe yazılarını okumaya başladım.
Gayet pür neşe içindeyken birden T24 internet haber sitesinde yazan Hakan Aksay' in yazısı bütün neşemi kaçırdı!
Yüz ifadem değişti, gözlerim buğulandı!
Birden; savaşlarda ve çatışmalarda mermilerle, top güllesıyle, şarapnel parçasıyla, parçalanan küçücük bedenleri...
Yine aynı sebepten dolayı babasız büyümek zorunda bırakılan çocukları...
Çocuk yasta gelinlik giydirilen küçücük bedenleri…
Töredir, namustur diyerek cinayete kurban giden kadınların geriye kalan küçük yaşta 'annesiz’ ve, 'anne sevgisinden' mahrum bırakılan çocuklarımızı…
Oyun yaşında çalışmak zorunda bırakılan çocuk işçileri hatırladım.
Şimdilik örnekleri kısa tuttum; daha da neşemiz kaçmasın diye...
Ama benim bütün neşem kaçtı!
İçim daralıyor, yüreğim ağlıyor.
Bu Gün 23 Nisan Neşe Doluyor İnsan!
Çocuk Bayramınız kutlu olsun; büyüklerin yaptıkları kötülüklerden haberi olmayan masum, saf, dünyamızı ter temiz tutan bizim çocuklarımız...
Motorları maviliklere süremeyen coçuklarımız…
Bayramınız kutlu olsun...
Bugün 23 Nisan...Yarın 24 Nisan…
Acılara boğuluyor insan.!
****
1990 yıllarda Kamu Emekçileri Mücadelesini(KESK) birlikte yürüttüğüm arkadaşım Ferbaba Fırat' in bana imzalayarak hediye ettiği “Sağır Asker” adlı kitabını bir solukta okudum.
Ilk denemesine rağmen bu kıtabı başarılı buldum.
Kendisini kutluyor, yeni bir çalışmasını dört gözle beklediğimi ifade etmek istiyorum.
****
Büyük usta AHMED ARİF' İN ANISINA…
“Maviye…
Maviye Çalar Gözlerin
Yangın mavisine,
Rüzgarda Asi,
Körsem,
Senden gayrısına yoksam,
Bozuksam,
Can Benim, düş Benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay Karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü,
Cigaramda yanar
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası, Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş.
Etme gel.
Ay Karanlık...”
Büyük usta! Büyük Şair! Doğum günün kutlu olsun…
****
VİRANŞEHİR DE ÉZİDİ MEZARLIĞINA YAPILAN SALDIRI ÇOK ÇİRKİN!
Mersin’deki konuyla ilgili dostlarım beni telefonla aradılar...
Bana dediler ki; 'duydunmu?.. senin memleketin Viranşehir’de Yezidi
Mezarlığına saldırı olmuş. mezarı tahrip etmişler. Haberin oldu mu? Diye sorup bilgilenmek istediler.
Ben de arayan dostlarıma cevaben şunları söyledim: “Arkadaşlar!
haberi Ben de haber sitelerinden duydum. Yalnız şunu size söyleyeyim: Viranşehir şehrimiz,
en kadim şehirlerden biridir ve içindeki yaşayan halklar da en kadim halktır! Viranşehir
şehrimizde; binlerce yıldır, bir çok medeniyetler, kimlikler, inançlar bir arada kardeşçe yaşamıştır.
Hiç bir Viranşehirlinin, Ezidi mezarlığına saldırı yapacağını düşünmüyorum; ihtimal de vermiyorum.
Bu kötü niyetli birilerinin işidir. Bizim Viranşehir halkı, binlerce yıldır kardeşçe yaşadığı bir halkın
inancına, değerlerine saygılıdır ve asla saldırmaz...
Bunda bir iş var. Ben de anlamadım, hala da anlamış değilim, şaşkınım!” dedim.
Hala da şaşkınım!
Farklıda olsa, kutsallarımız ortak değerlerimizdir.
****
BU haftaki yazımı Nevzat Çelik ' in güzel şiiriyle sonlandırıyorum...
Sevgiyle kalın, barışa emanet olun....
“Yani şu güzelim dünyamızda,
gökyüzü kadar mavi
gökyüzü kadar sonsuz bir
Özgürlük açana dek,
Davacısıyım bütün kayıp çığlıkların...”