DAHA ÖZGÜR VE DEMOKRATIK BİR YAŞAM İÇİN YAZIYORUM !
Bu temmuz ayının bunaltıcı sıcaklığı ile birlikte siyasetin bunaltıcılığı birleşince, insanda yazma isteği azalıyor.
Sitedeki köşeyi de boş bırakmak olmuyor.
“Bir şeyler yazmam da lazım” diyerek düşünüyor iken, yazarlığa başlangıç hikayem geldi aklıma.
“İleride bir internet Gazetesinde yazacaksın” deselerdi güler geçerdim.
Ama; gönlümde, gözümde hep “yazarlık” tahayyülüm vardı desem, yalan olmaz.
“Viranşehirliyiz Ezelden“ adlı hemşeri sitesinin sahibi ve yöneticisi, çocukluk arkadaşım Mehmet Kayık' ı ziyaret ettiğimde, sohbet sırasında bana, “sitede yazarlık yapar mısın? “ diye teklifte bulununca, hiç aklımdan geçmeyen bu ani teklif karşısında kısa bir şaşkınlıktan sonra: “ Bilmem!.. yazabilir miyim?
Yazarım herhalde...Hadi yazmasına yazayım da, site takipçisi okuyucular, yazacağım yazı konularını beğenir mi?, becerebilir miyim? ” diye kafamda bir takım tereddütler yaşadıktan sonra, yazma teklifini kabul ederek, sitede görüldüğü üzere, bu güne kadar elimden geldiğince bir şeyler yazmaya, karalamaya çalıştım. (gündeme ilişkin siyasi konular üzerine eleştirel yazılar yazmamam konusunda rica ve uyarı üzerine yazmıyorum)
Yazmadan önce ; “ sen yaz!.. ardı arkası gelir kendiliğinden. Yeter ki; içten, yürekten, duygularını ve kendi doğrularını katarak yaz!” dedim, kendi kendime.
Hem... her yazılanı, her kes beğenmek zorunda da değil; beğenen de olur, beğenmeyen de!
Ayrıca, her yazarın, kendi okuyucu kitlesi vardır.
Elbette çok beğenilmesi veya beğenilmemesi ya da olumlu – olumsuz eleştirel yorumlar yapılması, daha derli toplu yazmanıza, kaleminizin güçlenmesine şüphesiz katkı sunacaktır.
Ayrıca, baktınız olmuyor, yazmak yerine okumaya devam ederseniz; kaybedecek bir şeyiniz olmaz; çünkü ben, okuduklarımı gözlemlerimi ve yaşadıklarımı yazıyorum.
Okumak, yazmanın mutfağıdır.
Yazmak sanatı, hayatı incelemekle başlar.
Hiçbir kişisel çıkar bulunmadığı zaman; iyi yazılır, iyi düşünülür.
“Okumak, doldurur; konuşmak onu hazırlar; yazmak ise olgunlaştırır “
Ailesel ve çevresel sosyal etkenler ve zaman dilimi içerisindeki bu türden ilişkileriniz, hayatın içindeki yaşadıklarınız, sizin yaşama dair felsefenizi ve Sosyal alanınız belirler.
Bende bu felsefe üzerinden, kendi doğrularım ve hayatın gerçekleri üzerine kalemimi sallıyorum...
Beğenmek, beğenmemek ile ilgili takdir hakkı siz değerli okuyucularımıza aittir.
Friedrich Nietzsche derki;
“ İnsan yazarken sadece anlaşılmak değil, muhakkak ki aynı zamanda anlaşılmamak da ister”
Absürd, dezenformasyon, asparagas ve manipülasyon yazılar ve kalemşörlük gibi gayri ahlaki yazılar tarzım değildir ve olamaz.
Genel çabam; çağdaşlık, demokrasi, barış, emek, adalet, hukuk, çevre, pozitif bilim üzerinedir.
Bu nedenle bir konuda yazı yazarken; herkesin yaşama dair bakışı, felsefesi, beklentisi, tahayyülü kalemine vurur.
****
Suruç' da 20 Temmuz günü Amara Kültür Merkezi önünde yaşanan patlamada yitirdiğimiz 33 “Düş Yolcusu” fidanı saygıyla anıyorum.
****
Dilinizden barışı, yüreğinizden sevgiyi eksik etmeyin.
Barışa emanet olun.