YAŞAMAK DİRENMEKTİR; DİRENMEK YAŞAMAKTIR..
İçinde doğup büyüdüğünüz sosyal çevreniz, sizin sosyal yaşantınızı da belirler.
Hep derim: doğumdan-ölüme bizim yaşam yolumuzu belirleyen, sınırlayan, genişleten, bizi biz yapan kilometre taşlarımı dizen siyasal-sosyal ve ait olduğunuz toplumsal koşulları da göz ardı etmemek gerekir.
Yaşam; bir nehrin başlangıcı ve sonu gibidir; bazen coşkulu, bazen de durağan akar...
Nasıl yaşamak isterseniz öyle yaşarsınız.
Şair Neyzen Tevfik' in dediği gibi; “Hayat üç buçukla dört arasındadır; Ya üç buçuk üç buçuk atarsın ya da dört dörtlük yaşarsın”
Nasıl yaşamak isterseniz öyle şekillenir hayat çizginiz.
Yaşam torbanızın İçini neyle doldurursanız öyle yaşarsınız!
'Salt dünyaya çalışmak için gelmedik, yaşamak için geldik ' tezimi her zaman savunmuşumdur.
Hem çalışarak güzel şeyler üreteceğiz....
hem de yaşamayı bileceğiz…
Yaşamak için çok para gerekmez...
Şiir ile sanat ile yaşamak...
Aşk ile sevgi ile sevgili ile yaşamak...
Doğayla birlikte iç içe yaşamak...
Tiyatro, sinema, müzik ile yaşamak...
Empati kurarak yaşamak...
Kötülüğe karşı iyiliği savunarak yaşamak...
Daha demokratik, çağdaş ve barış dolu bir özgür ülke hayaliyle direnerek yaşamak...
Ancak, bu şekilde yaşadığımız coğrafyayı ve de yaşadığımız dünyaya yaşanır hale getirebiliriz!
Yaşamak için direnmek deyince aklıma büyük şair Adnan Yücel gelir.
“Acıya Kurşun İşlemez” ile aşağıdaki şu şiiri beni umutlu kılmıştır:
“Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek
Yarım kalan hiç bir yolculuk yok bu yaşamda Bir birine karıştırılan hiçbir boyut yok 15 yaş nedir ki yılların sözde çizilen anlamında Ya bir duygu selidir aralıksız ya da Bir inanç fırtınasıdır yüreğin Dirence açılan gençlik boylarında Bir devrin sembolü diyorlar şimdi adına Toprağa ölüm düştükten sonra hiroşima'da Tüm bitkilerden önce yeşeren bir Açelya Şimdi
Kadıköy rıhtımında Neyi çağrıştırıyor sana Sen söyle direnç çiçeği Neyi Bir köpük Onur uğruna Çürüyen ırmaklar Henüz dile gelmedi İstanbul'u ezen suskunluğunda senin Gazetelerde Resimlerinle dolarken sayfalar Nedense Söyleşilerde yalnızca Beyin hücrelerine Yöneltiliyor sorular Sense ölüm rengine inat Kan maviliğince Susuyorsun Yalnızca geçmişin Gelecekteki O ölümsüz sesini yansıtıyorsun Hani o bin renkli açelyanın İnançlı sesini yansıtıyorsun Gülümsüyorsun susuyorsun Eyyyyyyyyyyyyyyyyyy Ovaların ateş, ateş çölleştiği yerde Toprağın ırmak, ırmak yüreklenişi sen Yarınlara selamını iletsin diye adın Damarlarına bağlanan yaşam Ölümü kucaklarken ellerinle Kopardın Kurtarmak için enginlerin anlamını Gökyüzünü yere indirdiğinden beri ve silmek için bir damlanın yüzünü Bir okyanusu kucağına bastığından beri Adın bir Açelyadır Artık senin Koynuna ölüm Düşen tüm topraklarda Bir açelya Yepyeni sözcükler yeşeriyor şimdi Alnının ışıklı yamaçlarında Yüreğini işitmek gerek duymak için Soluğunu solumak gerek Her dalıp gidişinde Bin şiir Çıkarıyor belki gözlerin Yaşama gözlerinle dalmak gerek Bir devrin sembolü diyorlar şimdi adına Ve imgelerin en ulaşmaz doruğunda
Ey her şeye bitti diyenler Korkunun sofrasında Yılgınlık yiyenler Ne kırlarda direnen çiçekler Ne kentlerde devleşen öfkeler Henüz elveda demediler Bitmedi daha Sürüyor o kavga ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek...”
Biliyorum....
Şiir biraz uzun, tıpkı yaşam mücadelemizin tarihi kadar...
Bu yüzden diyorum ki; yaşamınız mücadele tarihimiz ve bu Şiir kadar uzun ve anlamlı olsun
“ Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine”
Şiirle yatın, aşkla- sevgiyle ve mutlulukla uyanın!
****
Tiyatro, ne kadar özgürse, siz de o kadar özgürsünüz.
Sanat, karanlığı aydınlatır!
Shakespeare şöyle der: Tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır.
Dünya büyük bir tiyatrodur ve bizlerde bu orta oyunun figüranlarıyız aslında... trajedi ve komediden karışık 'dram' olarak yaşıyoruz hayatı. Usta! Sen yinede ortaya bir karışık yap!
27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü(müz) Kutlu Olsun!